''Acının yoklamasını
alın ve gidin. Sadece, insan insana şiiri giydirmeli.'' ŞİİR DALI E-DERGİ
Bu gece; şehir darlığından bakan bir gölgedir
Ağzı teyelli kaldırımların şarkısından tüten
Ve herkes, balkondan sarkarken çocukluğuna
Bir sevişmenin gizlendiği, ortalık yeridir.
Bu gece; ölümü okşarken siniruçlarım aşklı aşksız
Bilemedim inan ileriye baştan saymayı, şu vapurlar da olmasaydı…
Mademki bu gece; şehir darlığından bakan bir gölgedir
Yalnızlık pastasının en atropin lezzeti
Ruhuma tütünü bandıkları yerdedir.
Bu gece; masalın saçına Beyoğlu sateninden Bonsuar diyorum
Tramvayın en kırmızısına atlar gibi kanarken cebimdeki delik
Ozan Babalar çığırıyor: ‘’ dost bağında ahüzar etti beni felek’’
Bu geceye şehir adı versem kaç yazar, kahramanları şehrin yerindedir.
Bu gece; yine duman çıkacaktır adamların cıgaralarından
Kendileri cümle gibi karanlık ve oniki sonrası yaşandıkça cehennem
Tüm içilen cıgaralarda aynı neden;
Bu gece şehir darlığından bakan bir gölgedir
Bildiğim gerçekler, itinayla hafızadan silinir…
Bu gece; geçti de hızla ömrümüzden uyanarak
Uykusunda çözülmüş bağcıklarını bağladım İstanbul’un
Oturduğum küt kaldırımdan uzanıp Üsküdar’a
Tüm kuşlar için bir sabah besteleniyorsa şimdi, aheste
Bin yalnızlığa daha doğuyor şu bin yıllık güneş…
Bu gece; bir şehir masalı yazdık… Gece bitti
Bu gece; gölgesini masada bıraktı, çekti, gitti…