Genel Yayın Yönetmeni : MAKSUT KOTO Editör : ENSAR SARGIN

ATLARI SULAMAK - HÜSEYİN YURTTAŞ




























                                                                               -yesenin’i okurken-
                                                                              azer yaran’ın anısına

“Ailemizde dedem, büyükannem ve dadımdan başka bir de       saralı dayım vardı.
Beni çok severdi, sık sık Oka’ya atları sulamaya giderdik, gecenin sessiz havasında ay suda sarkar dururdu. Atlar su içerken, sanırdım ki neredeyse ayı da içiverecekler, ve ay dağılan halkalarla ağızlarından kurtulunca sevinirdim.”

(Sergey Yesenin, Lirikler, Çeviren: Azer Yaran, Ayça, 1982)



eski
ağır
hüzünlü şarkılar yaşlı bir ağızdan
fışkırırken buharlarla
kör ozanların toplandığı bir evde
asılır kalırdı sağır bir mevsim

iki gölge göğe uzanırdı atların üstünden
hep aynı masallar aynı dudaklardan
kutsal sözcüklerle ağardı geceye
oka ırmağında, “suların aynası”nda
ayı çekti çekecek içine ceylan gözlü atlar
sularda kıvrılan ay parçaları
tekrar bir araya gelince
sevinip gülen o çocuk
çileyen suskun kalbiyle

manastırlar katedraller
çannn çannn çannn!
tanrı mıydı göklerden yere ses olup yansıyan?
nasıl baktın dünyaya öyle çocuk öyle derin
kavruk sesinden dinlediğim
türkülerinden akraba azer’in
sen sergey değil misin
“ahşap yurdun”dan uzaklara savrulan
bir meteor belki boşluklarda
atmosfere girip göğü çizerek yanan
“ince ve öfkeli varlığı” 
görünmez olan
sergey, sen değil misin?

kardeşin azer
hangi akarsuya baksa, oka
hangi denize eğilse,“bahr-i hazer”
kemençesinin ucu
karadeniz’den ankara’ya
ankara’dan karadeniz’e
gelip gider

son ozanı köyün
bozkıra sinen mavi
sabahla otların üzerine inen
içli buğu
yalnızlık çekip alacak seni
bir hıçkırık gibi yineleyecek yokluğunu
gece ağaçlarından sesini salan puhu

sergey
azer de oralarda şimdi
tut elinden
türkülerle savur
ezgilerle uçur onu