Genel Yayın Yönetmeni : MAKSUT KOTO Editör : ENSAR SARGIN

İŞTE - ALİ TAŞ







Kiralık ev arıyorum.


       ̶   - Abi, kusura bakma, bir şey soracaktım.
      ̶   - Buyur.
      ̶   - Şu boyalı binada kiralık ev var mı ya da civarda?

Tam o esnada bir adam içeri girdi. Şamaroğlan gibi.

      ̶  -  Yazık oldu, dedi.
̶  - Hiç sorma birader, dedi büfeci.
̶   - Kimin aklına gelir?

Ben bir büfeciye, bir de içeri girene bakıyorum.

     ̶   - Abi, kiralık ev arıyor. Bizim Nazmi’nin oturduğu boyası yapılan binayı soruyor da. Bir bilgin var mı Hacı?
̶   - Yabancısın, herhalde, dedi bana Hacı.
      ̶   -  Evet, evet.
      ̶    - Belli, belli, dedi ikisi birbirine bakarak.

Yüz ifadelerinden benim bir şeylerden habersiz olduğumu anladım. Bu, yabancı olmaktan öte, kiralık ev sormanın sırası mı gibi bir şeydi. Büfeci, haberin olsun da sen de bil anlamında döndü bana:

      ̶ -Abi, dün bu binayı boyayan işçilerden biri iskeleden düştü. Allah’ın takdiri işte… Yolda tam o sırada saman yüklü bir kamyon geçiyordu, adam saman çuvallarının üstüne düşmesin mi? Burnu bile kanamadı. Yani öldürmezse öldürmüyor Allah’ım. Gözümün önünde oldu. Hepimiz koştuk, kamyonu durdurduk. Yani ne diyeyim böyle bir sevinç böyle bir sevinç oldu ki yeniden doğmuş gibi oldu işçi. Hepimiz orda şaşırdık. İşçi, kamyoncunun ayağına kapandı. Ağladı. Hayatımı kurtardın, sana borcumu ödemeden seni bırakmam, dedi. Kamyoncu, bırak beni yoluma gideyim Allah’ın sevdiği kulmuşsun, dediyse de ikna edemedi onu. Gel dedi bir yemeğimi ye bari şu karşı lokantada sana bir yemek söyleyeyim, emeğim kursağına girsin, hakkını helal et. Lokanta da yolun karşısında. Kamyoncu, sonunda razı oldu. Gidip yemek yediler. İş işte… Karşıdan dönerlerken bir araba geldi kamyoncuya çarptı adam oracıkta can verdi.