İnternetin hayatımızın her alanına, yayın dünyasına da sirayet ettiği artık tartışma götürmüyor. Bu yeni durumu bir tehdit olarak algılamaktansa, onu “olması gerektiği yere” koymaya çalışmak, bu “yeni durum” karşısında duruşumuzu belirlemek daha anlamlı olacaktır. Geleneksel yayıncılığın tehdit altında olduğu yalan değil. Dar bütçeli yayınevleri, dergiler ayakta durmakta zorlanıyor. Ama bunun günahını internete yüklemek de doğru gelmiyor bana. İnternetin kendini dahil ettiği her alanda olduğu gibi yayıncılık alanında da kargaşa var kuşkusuz. Yasal bir düzenleme gerektiği gerçeği aşikar. İşin hukuki boyutu yanı sıra bir de etik boyutu var. İnternet sansürsüz bir media. Dolayısıyla “oto kontrol” gerektiriyor. “Sansürsüz” olarak algıladığımız şey bazen kişisel hak ihlallerinin konusu olabiliyor. Ne kadar ilkeli yayıncılık yapıldığı ortada!
Getirilerinden örnekler vermek çok kolay. İnternet büyük bir dağıtıcı. Bu da daha çok okur demek, daha kolay ulaşılabilirlik demek. Hem de sıfır bütçeyle. Ama böyle olunca nitelikli olana ulaşmak zorlaşıyor. İyi örneklerin çoğalması gerekiyor. Bir okur olarak bana “matbu” olan her zaman daha fazla keyif vermiştir. Ekran üzerinden okumanın zahmeti var. Bir de, “harcanan emek” Öte yandan bir dergi editörü olarak, hem de bir çeviri dergisi editörü olarak internet yayıncılığının büyük bir nimet olduğunu yadsıyamıyorum. Bu yönde bir çabam olmakla birlikte çıkardığım dergiyi henüz internete taşıyabilmeyi tam olarak beceremedim. İnternet yayıncılığını kendi dergim açısından “bütünleyici” bir unsur olarak görüyorum. Sanal ortamda olanı, (yaşanılanı) fiziki olanla karşılaştırmak, karıştırmak gibi bir yanılgımız var bizim. Ya da sanal olan “gerçek”liğe soyunmaya başladı bir süredir. Bana ilki doğru gibi geliyor.
Şiir Dalı’na başarılar diliyorum yayın hayatında. Umarım ilhamını “Mecnun Dalı”ndan almıştır.
Ç.N. Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
