
buğdayın sırrına erdim
karıncalandınız
dağlandım
soyundu kabuk
yara süslendi
kahrolası tuz!
ağzımda erk leşleri
nasıl aralıksız gürültüydünüz
ben size fena susku
oysa tütünü çoktan bitti akşamın
çan çaldım, top patlattım
yetmedi fişek salladım göğe
uzun boylu yutkundum
hiç toz kondurmadım
karı delen o çiçeğe
.
akmayı beceremiyorsanız, şelâlenin suçu ne