''Acının yoklamasını
alın ve gidin. Sadece, insan insana şiiri giydirmeli.'' ŞİİR DALI E-DERGİ
özgür eryılmaz'a
1.
eskidik kendi ömrümüze de
öyle büyüdük seninle
sırtımızda susmaktan ördüğümüz kazak
düştük sonra öptüğümüz kuşların
kanatlarından
bütün sokaklarda kırılmış bir kadehin
sesi
sussak
intihar edecek her gece bir piaf
şarkısı
2.
seninle kardeş kıldım aramızdaki
boşluğu
yanı başımdan akıp giden bir nehrin
adıdır artık
dilimi örten
sessizlik
uzatsam sesine değecek sanki ellerim
sanki yakup
bıkacak artık kurbağalara bakmaktan
ürken atların yelesinden düşecek
gıyabında renkli raptiyelerle
yüzüne iliştirdiğim
zaman
3.
siyah önlüklü çocuklardık
teneffüs kalabalığında kaybolan
çinko dama düşen yağmurun izinden
gittik
kırk iki haramiydik tahta
kılıçlarımızla. yenildik
sözcükleri kovaladık dilin nemli
koyaklarında
yaprakların göverip kurumasını izledik
sonra
ve ışığın yürüyüşünü söğüt gölgeleri
arasındaki
gerinip duran bir kedinin
umursamazlığında
kalabalıkta kaybolan siyah önlüklü
çocuklardık
buldular bizi
elimizin ateşine kül, yüzümüze kil
verdiler
poyraz serptiler aramızda uzanan
zamana
4.
unuttum işte hangi gözümüzden
düşmüştük
zaman
dizlerimde kabuk tutmuş çok eski bir
yara
ben her gitmeye bir hüznü ekledim
ve sakladım sesini tüllere sarıp
yaşadıkça öğrendim sonra
her sözcük bir anının mührüdür
ANNE ELİMDEN TUT YOKSA BÜYÜYECEĞİM KİTABINDAN