gün eğilirken yamaçlara gök yolunda
altın sarmaşıklar büyür bahçemizde
sizin de yüreğiniz kamaşır görünce
ellerinizden sıkarız bize de buyurun
yalnızlığımızdan veririz biraz
biraz kahrolmuşluğumuzu koyarız torbanıza
yağmur sağarız çilemizi dokuruz sizin için
azığımızdan acımızdan alırsınız bize de buyurun
kentlerden ülkelerden uzay boşluğundan
ışıklar yakalarız yıldız alırız sizin için
sokağımıza girince çekinmeyin kapımızı vurun
selekliğimiz açar camları bize de buyurun
üsler veririz gemiler alırız hanenizden
göl parçaları ırmak kesitleri düşer önünüze
kaval çalarız su doldururuz çeşmenize
soymak için adem babamız gibi
havva ana’mızla birlik olup
gazozlar açar sakızlar veririz bize de buyurun
bize de buyurun neyimiz varsa sizin olsun
çocuklarımız taze gelinlerimiz
sırtı terli babalar sizin olsun
yalnız uşaklarınızı çekin kapımızdan
tutsak olsak da midemiz bulanıyor yüzlerini görünce
bizim için yaptığınız göz boyamalar,
düzenler attığınız mavralar yeter bize
ekmeğimiz göz yaşımız vardır bize de buyurun
