
öyküsünü suya yazar kar
ince ince karalar damlardaki neşeyi
uykusuna girer pat diye doğanın
caddeler yüksek sesle beyaz
ağırlar şimdiki zamanı
bir sarmaşık incelir gövdesinden
bir kuş sesi uçuşur civarda
derisini nasıl da değiştirir toprak
polen döken ulu bir ağaçtır gök
hapşırtır yüzümüzü böler hızla ikiye
bense çocukların erimelerini severim asıl
kucaklarında taşıdıkları geometrik şeklini sevincin
en çok kimin avucuna düşer kar
camlar özgürlüğünü böler mi bir çocuğun?
beyazın fısıldadığı oyuna sorsak diyorum
sonra fısıldasak kendimizi bahçeye:
-biz büyümedik daha ey oyun
kardan çocuklar inşa edelim güneşli adamlarla