Ensar SARGIN : Köksüz Çiçek Ölümü şiirinizdeki ‘’içimden acıyı söküyorum çünkü /nasıl olsa bir ölüm adımı yeryüzünden silecek’’ dizelerine bakılırsa ölümden o kadar da umutlu değilsiniz. Neden?
Fatma ARAS : “Ölümden o kadar da umutlu değilsiniz” diyorsunuz doğrusu bunu anlamış değilim. Çünkü ölümden beslenen, kurtuluşu ölümde gören bir anlayışım yok. Ölümü diyalektik bir değişim olarak algılıyorum. Bu dizelerde ölüme umut bağlamamın çok ötesinde; adımı yeryüzünden sileceği için bir itiraz var. Her can bir gün ölümü tadacaktır. Bende bu aşırı umutsuzluk içerisinde biraz da anarşistçe bir davranışla kendi kökümü kendim söküyorum diyerek ölüme bir daha itiraz ediyorum.
Ensar SARGIN: Kitabınızın son şiirinde yer alan ‘’Iğdır’dan kalkan yol duraksız yalnızlığa’’ dizesi kitabın ilk şiirindeki ‘’bir uzun yalnızlık, bir gidiş kayboluşa’’ dizesini tam anlamıyla tamamlamaktadır. Kitabınızın bütününe sinen yalnızlıkla ilgili neler söylemek istersiniz?
Fatma ARAS: Yeryüzünde farkına varalım veya varmayalım, bir tarafımız hep yalnızdır. İnsanların yaşadığı duyguların en karmaşık olduğu yerde, koca bir kentte olursun ama o kentte kendini bir çöl sessizliğinde bulursun. Varlık içinde yokluk gibi… Duyguların sıkıştırıldığı, kendi içimize hapis olduğumuz bir durumda, kendimize en aciz kaldığımız durumdur. Aklın zindanıdır diyebilirim. ‘’bir uzun yalnızlık, bir gidiş kayboluşa’’derken, bütün bu yaşananlara “KUŞBAKIŞI TÜRKİYE” isimli şiirimle, bu pencereden baktım. İnsanın hayatını belirleyen temel öğeler tek başına yaşanır. Veysel Çolak’ın bir yazısında dediği gibi “Hiç kimse başkasının yerine yemek yiyemez, başkasının yerine uyuyamaz, başkasının yerine sevişemez, dinlenemez, oturamaz, kısaca hiç kimse başkasının yerine ölemez” anlaşılacağı gibi bu karakteristik özellik nedeniyle insan yalnızdır. Galiba ben de bu yalnızlığın altını çizdim.
Ensar SARGIN : “Göğü Azalan Kuşlar” şiirinizdeki ‘’ne zaman bu kente dalsam / sessizliğin konvoyuna düşerim’’ dizeleriyle sizi sessizliğe büründüren hangi şehri nasıl anlatmaya çalıştınız?
Fatma ARAS : Bir kentten kalkan yol, diğer kentte önce bir sessizlik kapısını aralar. İnsan ilişkilerinde sosyal ve kültürel bir uyuşmazlık mutlaka vardır. Sevgisizlik, yalan, sahte yüzler… İnsan, toplum karşısında tepkisini bazen sessizlikle koyar ortaya. Bu durum kimi zaman içe gömülme, kimi zaman kaçış, kimi zaman öfke, kimi zaman sığındığımız rüzgâr almayan bir limandır. Bazen hayal gücümüzün en yüce katını yakaladığımız bir güzellik ânıdır, yağmurun altında güneşi kucaklamamızdır. Bu kaçışlara sığındığımız hangi kent olursa olsun orada başkent içimizdir.
Ensar SARGIN : Ağrı dağı, Aras nehri, Iğdır, çocukluğunuz… Birçok şiirinizde çocukluğunuzu anlatıyorsunuz ya da ‘’çocuk’’ temasına vurgu yapıyorsunuz. Şiirlerinizden örnek vererek çocukluğunuzdan bugüne kalanlar nelerdir? Ayrıca, neden birçok şiirinizde ‘’çocuk’’ temasına başvurma gereği duydunuz?
Fatma ARAS : Hepimiz bir zaman çocuktuk; yaşadığımız çağa bakacak olursak savaşlardan en çok etkilenen çocuklardır. Film icabı dahi olsa bir çocuğun ağlamasına asla dayanamam. Çocuğun ağlaması, yalnızlığı, bendeki izleği şafaktan önceki karanlık kadar karanlıktır. En saf hallerinin bilinmeze akmasıdır. Ayrıca ailemde 1915 de Ermeni olaylarında çocukları telef olanlar var. Aras Nehri, Iğdır, çocukluğum bu gelgitlerin ortasına sıkışmış bir durumda. Nerede ağlayan bir çocuk görsem eski bir çocukluğun elinden tutarım. Kim bilir belki alt benliğe yerleşen çocuk yaşlarda ailemden uzak kalmanın etkisinin fotoğrafı olsa gerek. Şunu da unutmamak gerekiyor: “Çocukluk şairin anayurdudur.”
Ensar SARGIN : Kitabınızdaki şiirlerde birbirinden farklı imgeler yer almaktadır. Hececi bir şairken, zor olanı başardınız yanı heceden serbeste geçiş yaptınız. Bu kitabınızda bunun zorluklarını yaşadınız mı?
Fatma ARAS : Bildiğin gibi Iğdır’da doğdum ve Azeri kökenliyim. Âşıklık geleneğinin ağır bastığı halk şiirinin içinde büyüdüm. O topraklarda maya tutmuş olmalıyım ki hece şiiri yazacağım diye başlamadım şiire; daha ortaokul sıralarından farkına varmadan maniler yazmaya başlamıştım. Daha sonra 6+5=11 ve 7+7 =14 hece vezninde şiirler yazmaya başladım. 2007 yılında bir site aracılığıyla bir arkadaşım, Karşıyaka Ziya Gökalp Kültür Merkezindeki Şair Veysel Çolak’ın yönettiği şiir atölyesine davet etti. Şiirlerim burada daha anlamlı bir şekil aldı: İmge bakımından…2008 yılında Etki/Dize yayınlarından “SAKLIYIM” adlı hece vezinli kitabım çıktı. O yıl Veysel Çolak’ın çıkarmış olduğu şiir yıllığı beni derin bir uykudan uyandırdı. “Her Şiir Öncekine İhtilal”: 2008 Şiir Yıllığı. Önümde “Yenibütüncü Şiirin şahdamarı; Şair Veysel Çolak”ın şiir hakkındaki teknik bilgileri ve şiire katkıları dağ gibi duruyordu. “Neden denemeyeyim” dedim ve 2009 yılında hece şiirine ara verdim; bu çalışmam kolay oldu diyemeyeceğim, aylarca uykusuz kaldım, güneşin doğuşunu izledim. Ustaları okurken onların şiirleriyle kendiminkini karşılaştırıp yazdıklarımı eksik bulduğumda çocuklar gibi ağladığım günler oldu, ama yılmadım… İlk serbest şiirim İzmir’de çıkan Denizsuyukasesi dergisinde 2009 yılında yayımlandı. Burada bir şeye değinmek istiyorum. Şiirin atölyesi olmaz diyenlere asla katılmadım, katılmam da mümkün değil; bilgisi olan bir şey öğretiliyorsa şiirin de bir bilgisi vardır ve öğretilir… On dört yaşında şiir yazmaya başlamıştım; şiirlerim bu atölyeye başladıktan sonra gün yüzüne çıktı. Hayatın ucunu hep geç tarafından yakalıyorum. Serbest şiirlerimde de öyle oldu ama Nurullah Ataç, “Yeni şairin başlıca vasfı eskimemektir.” diyor. Bu da çalışmalarımda bir ışık oluyor diyebilirim…
Ensar SARGIN : “Göğü Azalan Kuşlar” Kitabınızla birçok konuya değinmişsiniz. Kitabınızla ilgili bilmediğimiz neler söylemek istersiniz.
Fatma ARAS : “Göğü Azalan Kuşlar”, Saklıyım adlı kitabımdan sonra 4 yıl gibi uzun bir çalışmanın sonucunda yine Etki/Dize yayınlarından yayımlandı. 2012 yılı Metin Eloğlu adına düzenlenen Homeros şiir ödülünde 3. oldu. Kitabım hakkında şair Veysel Çolak’ın bir tanıtım yazısından (Cumhuriyet Kitap) alıntı yapacak olursam: “Göğü Azalan Kuşlar” ,” bu addan da anlaşılacağı gibi yaşanagelen olumsuzlukların şiirini içeriyor. Kuşlar, gökyüzü, sular, ovalar, ağaçlar, böcekler, toprak, sevgi, özgürlük, barış, dostluk, kardeşlik, dayanışma… Azalıyor. İnsan azalıyor. Bunların şiirini yazmak önemli.”Veysel Çolak’ın sözünü ettiği gibi kitabım bireysel ve toplumsal bir azalmanın şiiridir.
Ensar SARGIN : Söyleşi için teşekkür ederiz. En son olarak neler söylemek istersiniz?
Fatma ARAS : Şiirin sorunlarıyla Azerbaycan’da, Fransa’da olduğu gibi devlet de ilgilenmelidir…
Bu konuda şaire imkânlar sağlanması gerekmez mi?