Genel Yayın Yönetmeni : MAKSUT KOTO Editör : ENSAR SARGIN

METİN CENGİZ İLE SÖYLEŞİ - MAKSUT KOTO

'' Kendini geçemeyen gölge beden olamaz ''  ŞİİR DALI E-DERGİ





















Maksut KOTO : Şair Metin CENGİZ kim değildir? 

Metin CENGİZ : Şair Metin Cengiz internette ve kimi tetikçi dergilerde ahlak düşkünlerinin nitelemeye çalıştığı şair değildir. Metin Cengiz’in duruşu, kavgası, şiiri ve şiir düşüncesi, siyasi anlayışı yazılı olarak onlarca kitapta var artık. Bunu burada tekrar etmek anlamsız. Ayrıca sayfalarca yazmak gerekli. 



Maksut KOTO : Günümüz edebiyatında ‘’başlar ayak olmuş, ayaklar baş’’ cümlesini nasıl yorumlarsınız? 

Metin CENGİZ : Böyle mi olmuş? Haberim yok, inanın. Sanırım ortama bakarak böyle değerlendiriyorsunuz. Birileri kendilerini patronaj sınıfından görüyor olmalı. Yakından bakın lütfen, daha yakından. Ne denli zavallı olduklarını görmüyor musunuz? Size başka bir şey söyleyeyim. Yeryüzünde hiçbir zaman cehalet taht kuramamıştır. Bunlar arızi durumlar. Edebiyat her zaman kendi değerleriyle yol alır. Yani başta insanlık onurunu yükselten, etik ve estetik açıdan insanlık değerlerini yükselten eserler yaratmak gerek. Daha yazdığı dili bilmeyen, kültürel olarak kendini yetiştirememiş, retorikte boğulan, anlatacak hiçbir şeyi olmayan, eleştiri diye kişisel saldırıları, bel altı vuruşları yeğleyen, her türlü edebiyat dışı vuruşu öne çıkaran zavallılardan edebiyatçı çıktığı nerede görülmüş? 

Maksut KOTO : Edebiyatta ‘’vefa’’ sözcüğüne ne kadar inanırsınız ya da inanılmalı mıdır? 

Metin CENGİZ : Birilerinin sizin çıkışınıza katkısı olmuşsa vefa orada başlar. Saygıdır bu. Ama sanırım şöyle oluyor. Sizden beklediğini bulamayınca, sizin kendisi için elinden geleni yapmadığınızı düşünüyor. Diyelim hakkında yazı yazmadıysanız, övmediyseniz… bir de işin içinde Freudyen babaya saldırma olayı var. Sizi aşmak istiyor ama bu olmuyor. Babayla sorununu çözememe durumu bu yani. İşte o zaman gözden düşürme, değerini, itibarını azaltma çabaları başlıyor. Edebiyat dışı değerlendirmelerle, iftiralarla, çamur atmalarla, edebiyat içi küçük hesaplaşmaları kollayıp değerlendirerek yandaş ve kollayıcı bulmayla saldırıya devam ediyor. işin adını koyarsak çete halindeler bunlar. Artık tek başlarına davranmıyorlar. 

Maksut KOTO : ŞİİRDEN Dergisinin sahibisiniz ve de eskiye dayanan sağlam bir şiir serüveniniz var. Acaba, edebiyat ortamında yaşadığınız sevimsiz olaylarda bunların etkisi ne kadardır? Ya da dergicilikte ‘’iktidar’’ peşinde olanların en büyük rakibi siz misiniz? 

Metin CENGİZ : Ben işimi yaptım. Yaparım. Başkaca derdim yoktur. Bu da taltif görüyorsa kabulümdür. Bu zavallı küçük adamlara gelince… benim üzerimden ad sahibi olmaya çalışıyorlar, görünen o. Günümüzde edebiyat tarihi yeniden yazılıyor. Ve herkeste bir telaş. Bu bir. İkincisi de ben ucuz çıkışlara hep karşı çıktım. Sırt kaşımadım. Yazılanları aklın eleştirisinden geçirerek eleştirdim. Bu tutumum bu zavallıların önünde en büyük engel elbette. Yani birileri bu ya da yukarıda söylediğim sebeple, ya da daha başka amaçlarla hep saldırdı. Bu birileri de işte az önce söylediğim tipler. Herkes biliyor ve tanıyor onları. Burada adlarını anarak istediklerini yapmayalım. Onlar dayak yedikçe dahasını istiyorlar çünkü, bununla besleniyorlar; utanma, arlanma yok. Ahlaksızlık tek ilkeleri. Ama sayıları azalmıyor. İnternet ortamı buna çanak tutuyor tabii. Kimi tetikçi dergiler de başlarındaki zavallı adamların, ya da hayatı boyunca bir şey olamamış kimi zavallıların desteğiyle muhteris tutumlarından dolayı çanak tutuyor böylelerine. Düşünsene, bir grup var. Tembel heyven. Burada az değil, beş altı kişi, birbirlerini tanıyorlar, ve ad vererek saldırıp küfrediyorlar. Resmen, dümdüz sinkaf. Şimdi burada yazı yazan herkes ahlaksız demektir. Bunun başka tanımı yoktur. Bunlardan edebiyatçı olur mu? Edebiyat edepten gelir kökeni bu. 

Maksut KOTO : Edep ile nankörlük’’ sözcüklerini günümüz şiirinin neresinde görüyorsunuz? 

Metin CENGİZ : Günümüz şiirinde demeyelim, ama şiir yazan müteşairleri arasında edepsiz de çok, nankör de. Ama edepsize edebini anımsatmak da edeptendir. Onların turnusolu eleştiridir. Eleştiriden ödleri kopar. Zavallı Türk edebiyatı ne çektiyse övgüden, pohpohlamadan çekti. Elifi görse mertek sananlar edebiyatçı hatta büyük edebiyatçı geçindiler. Ama eleştirel akıl ve acımasız tarih bunlara prim vermez. 

Maksut KOTO : Şiir uzun bir yolculuktur. Şiire yeni başlayan genç şairlere neler söylemek istersiniz? 

Metin CENGİZ : 1-En büyük düşmanları bir takım köşe başlarını tutmuş, ona buna akıl hocalığı yapan, herkesi öven, pışpışlayan, pohpohlayan, yanlış yol gösteren sözde şairlerdir. Facebook’ta takip ediyorum, yaşına başına bakmayan adamlar gençlerin yazdığı şiirimsi metinlere övgüler yağdırıyorlar. Dertleri o genci kendileri için kazanmak. O genci şiir ortamına kazanmak değil. Bazılarını, sözümü dinleyecek bazılarını uyarıyorum. Yapmayın, etmeyin diye. 

2-Bol okusunlar. Felsefe, tarih, siyaset bilim, toplumbilim, bol bol şiir. Büyük ustaların yollarını izlesinler. Şiiri öğrensinler. Kendi üsluplarını bulsunlar. Ortadaki kasaba dergilerini okumasınlar. Orada yazılanlar insanın şiir düşüncesini bozar. Yoldan saptırır, ukala yetiştirir. Biraz şiir bilgisi varsa o da kaybolur kişinin. 

3-İnternet ortamında kesinlikle şiir yayımlamasınlar. Paylaşmasınlar. Hayatında şiir okumamış bir sürü zevatın övgü diye yazdıkları zırvalara tenezzül etmesinler. 

Maksut KOTO : Her yıl hazırlanan şiir yıllıkları var ve ardından da birçok sorun... Şiir yıllıkları sizce nasıl olmamalı? 

Metin CENGİZ : Şiir yıllıkları uzun zaman olmamalı. Taa ki ortam durulana, oturana değin. Eleştiri olmalı bolca. Zehir gibi eleştiri. İşin zorudur eleştiri. Yıllık dediğini herkes yapar. Hele de kendini bir de yıllık hazırladığın için, yıllık hazırlayan kifayetsiz muhterislerin bu ülkede yaptığı gibi eleştirmen, üleştirmen, paylaştırman, yol gösterici gördün mü? Değme keyfine… J Ama uzun sürmüyor bu. Foyanız çabuk çıkıyor işte ortaya. 

Maksut KOTO : Söyleşiniz için teşekkür ederim. Sohbetimizi Metin CENGİZ’ce bir cümleyle bitirebilir misiniz? 

Metin CENGİZ : Metin Cengiz’ce bir cümle… Şiir her şeyden önce bir içtenlik ve namuslu bir bilinçlilik işidir. Teşekkür.