ŞİİRİN ÇAĞLAYAN
KADINLARI
Yıllardır
yasaların, dinlerin, geleneklerin, ahlak kurallarının,
feodalitenin kadını baskı altında tutmasıyla özgür bir birey olamayan kadının
sanatın diğer alanlarında olduğu gibi şiirde de yer edinebilmesi çok geç
olabilmiştir. Kendilerine şair, karşı cinslerine kadın şair diyerek ayrımcılık yapmaktalar
hâlâ şiir yazan erkeklerin çoğu. Kadın şair yok cümlesini sarf etmekten
usanmamış bazı erkek şairler kendi cahilliklerini ortaya koymuş oluyorlar. Günümüz
şiirinden habersiz, hele ki kadın şairleri hiç okumamış olduklarındandır bu cahillikleri.
Aşk sadece erkek şairlerin tapulu konusudur ya, kadına aşık olunur ve ona şiir
yazılır ancak. Onlara göre, kadının kendisi şiirdir, şiir yazamaz hele ki aşk
şiirini hiç yazamaz. Oysa okusalar görecekler kadın şairlerin ne güzel aşk
şiirleri yazdıklarını. Son yıllarda cinselliği de özgürce şiirlerinde dillendirebilmektedir
kadın şair.
Çocukken
baba, sonrasında koca ve çevre baskısı, kadının sanatsal edimlerini gizli
saklı, iki arada bir derede yapar hale getirmiştir yıllarca. Bugün bile bu
koşullarda şiir yazan kadın o kadar çoktur ki. Şiir yazması kabullenilse bile
yazdıklarının içeriği sorgulanmaya başlanır bu kez. Ülkemizde ve geri kalmış
toplumlarda kadın yazar hep birilerine hesap vermek zorunluluğuyla yazar. Ama
böylesi baskılar ve zorluklardır belki de şair kadınlarımızın son yıllarda
şiirdeki müthiş çıkışları ve tırmanışları. Diğer sanatlara göre en çok da
şiirdir acılardan, baskılardan doğan. “Şiirleri kocası tarafından sobaya atılan
Suna Aras’ın elleri yanık, yüreği kırık olsa da, o “kadın şiir yazar mıymış”
diyen eril zihniyetle mücadele etmiş, çıkardığı birbirinden güzel kitaplarla bu
acınası zihniyetle mücadele etmiş, çıkardığı birbirinden güzel kitaplarla bu
acınası zihniyete en güzel cevabı vermiştir.” (Aydan Yalçın- Sabit Kemal
Bayıldıran, Şairelerin ‘erkeklik’le savaşımları, Mühür Dergisi, sayı 38)
Karısının kütüphanesindeki yazarı kadın olan kitapların
hepsini toplayıp “kadından yazar mı olurmuş, boşuna yer kaplamasın bunlar”
deyip çöpe attığını gördüm, kendini büyük sanatçı zanneden kocanın.
Şiir kadın için çoğu zaman dışlanmanın, ezilmenin sonunda
bir çığlık, söyleyemediklerinin, yapamadıklarının dışavurumu gibi doğal bir
akışta oluşmuştur. Şiirle çağlamıştır kadınlar. 1980 sonrası kadın örgütlerinin
ve feminizmin güçlenmesi şair kadınların bazı dergilerde kabullenilmesini
kolaylaştırmıştır.
Parasal kaynakların çoğunun erkeklerin elinde
olması nedeniyle erkeklerin yönettiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada kendine
yer edinebilmek için erkekleşmeyi tercih eden, erkek diliyle, erkeklerin
hoşlanacağı konularla, argo ve küfürle şiir yazan kadın şairler de görülüyor.
Yayınevi ve dergi sahibi erkek şairin ayak işlerine koşturan, ünlü olmak için birçok
erdemden ödün veren genç şair kadınların durumu da üzüntü veriyor. Tanınmış bir
ressamın söyleşisine gitmiştim, “kadınlardan ne ressam ne şair olur, onlar ev
işleri, çoluk çocuktan fırsat buldukları kısıtlı zamanlarda sanatla uğraşırlar,
onlar annedir, sevgilidir ama sanatçı olamazlar” demişti. O söyleşide
bulunanların çoğunluğu kadın ve ressam olmalarına rağmen benden başka o söyleme
karşı çıkan olmadı. Çünkü orada bulunan benim dışımdaki kadınların hepsi o
ressamın kurslarına giden kadınlardı. Çıkar ilişkileri vardı kısacası. Belki
sergi açmalarını sağlayacak, ünlü olmalarına olanak sağlayacaktı o ressam. Hem
ekonomik olarak hem de bilinç olarak kendi bağımsızlığını kazanarak sanatla uğraşan
kadın sayısı arttıkça ve egolarından kurtulup birbirlerini destekleyerek hak
ettikleri yere daha kolay geleceklerini umuyorum.
Ayten Mutlu’nun dediği gibi; “Takdir
edersiniz ki, bizim gibi, sözel kültürden yazılı kültür aşamasına tam anlamıyla
geçememiş ülkelerde yazı/şiir yazmak ve seçtiği yazın alanında direnmek zor
zenaattir. Bunun üstüne bir de kadın olmanın getirdiği ek yükümlülükler ve
halen tüm dünyada yürürlükte olan erkek egemen anlayışın kadının yaşamına her
alandaki müdahalesinin getirdiği zorluklar göz önüne alınırsa, hem kadın hem de
şair olmak, kendi daraltılmış hayatının sözcüklerini yıkıp yeniden kurarak
bütün dünyayı ve hayatları sığdıracağı yeni bir sözcükler dünyası yaratmak pek
de azımsanacak bir olgu olmasa gerek.” (Ayten Mutlu, ‘Yazın alanında kadın
olmak’)
Şair
kadının başlarda erkek söylemiyle yazdığı şiirlerden sıyrılıp son yıllarda kendi
özgün dilinin ve düş gücünün farkına vardığını düşünüyorum. 2000 li yıllarda
kadın şairlerin kendi kimlikleriyle, özgün dilleriyle çok başarılı şiirler
yazdıklarını bazı erkek şairler de kabullenmişlerdir. Ama hâlâ şiir
yıllıklarına alınan kadın şairlerin sayısı erkek şairlerin sayısının yaklaşık altıda
biri kadar. Bunun nedeni yıllıkları hazırlayanların erkek olmasıdır büyük olasılıkla.
Kadın şair sayısının erkek şair sayısına yakın olduğunu düşünüyorum. Şiiri
yıllıklardan takip etme sığlığına sahip olanlar da kadın şair yok söylemine
devam ededursunlar.
Şiir okuyup
çalışan bir kadın olarak Derya Önder’in şu sözlerine katılmamam mümkün değil; “Yapılması
gereken saldırı ya da savunma değil, hele sırf saldırı hiç değil. Biz verili
değerler, verili koşullar üzerinden düzeltmeler yapmak ya da yarışmak zorunda
değiliz. Doğamızdan kaynaklanan ve yıllarca bir şekilde üstü örtülü olan
değerlerimizi, isteklerimizi cesaretle açığa çıkarmalıyız. Hele sanatsal
üretimde bulunan kadın, canının ne kadar acıyacağına aldırmadan kendi içine
dokunabilmeli ve doğal sınırlarını çizebilmek için kendisini zorlamalıdır.
Çocukluğumuzdan itibaren içimize yerleştirilmeye çalışılan anne-lik, eş-lik
gibi rollerin yanı sıra sanatçı olmayı da suçluluk duygusuna kapılmadan aynı
potada eritebilmeliyiz. İhtiyacımız olan şey sadece kendimiz. Öykünmek değil.”(
Derya Önder, ‘Bütün İmgeler Şüphelidir’, 2005,Yaratım)
Bu yazıyı şiir
ormanında doludizgin koşmayı başarabilen kadın şairleri görmezden gelen “kadından
şair olmaz” diyen erkek şairler için yazmak istedim. Son yıllarda başarılı
şiirlere imza atmış kadın şairlerden dizeler alıntılayıp bazı erkek şairlerin
önyargılarını belki kırarım diye düşünüyorum. Peygamberler, bilim adamları,
sanatçılar hep erkek diye örnekler veren feodal yapıdan kurtulamamış erkek
şairlerin etkilenmeyeceğini düşünüyorum. Olsun, bir kişi bile alıntıladığım
şairlerden birinin kitabını alıp okusa şiir adına kazançtır. O kadar iyi şiir
yazan şair kadın var ki bu kısıtlı alanda alıntı yapamadıklarımdan özür
diliyorum.
“Kapıların ardında uyuyan kadınların
mavi rüya kayıtları
şehre doğru akmakta”
_______Neşe Yaşın, Kapılar Üzerine
Çeşitlemeler
“Gece kuşlarının sesleri dindi
sesime ses veren bir
kendim kaldım
suların karaltısı
uçurum kadar derin
gövdem, gökler altında teşbih
böceği” ______Ayten Mutlu, Sitem
“Her insan bir şehirse sevgili
ben senin her semtinde
uzun süre oturdum.” _______Arife Kalender, İnsana Giden Yollar
“Mor bir kedi geceyi sıyırarak geçiyordu
kuyruğunda teneke
yıldızlar
düşlerinle buluşurken lanetli aynalarda
söylesene hangi ürkek mevsimi alırsın
gizlice odalara…”_______Birhan Keskin, Delilirikler.
“Bir sokağı alır gibi alıyorsun
bir adamı koynuna
öyle ıslak ve kederli
ve güvenilmez
bir sokak işte çıkıp
gidecek caddenin birine açılacak.” _______Çiğdem Sezer, Kalbim Buna Ağlıyor
“Seni suyun yazgısı gibi gördüm
bir dağ gölü alıp
başını giderken.” _______Nilüfer Altunkaya, Sanki
Su
“Çünkü bir mağaranın oyulmasına benzer
İnsanın içinin oyulması da
Yeniden çizilirken sınırlar ve
sinirler
Bir taş plağın neresinden
çizilirse çizilsi
Benzemez çıkan ses bir öncekine” _______Derya
Önder, “nice yazlardan sonra kuğu da ölür”
“Kelimelerin mezarlığında gece bekçisiydim
dirilecekleri günü
bekledim
ölü kelimelere minik
mezarlar kazıyor, ağlayarak gömüyor
kibrit çöplerine
taktığım mezar kağıtlarına
burada yatıyor
yazıyordum.” ______Didem Madak, Pul Biber
Mahallesini Tanıyalım
“ılık bir acıydı. Bunu zamandan çıkardım
buydu gölün kara
niyeti
beklediler dilimdeki
hüner tükensindi
yaktılar kandilini bilmezmiş gibi
yaranın huyunu
büyüyordum o sırlı ağaçta
yaranın kendi olarak.” ______Betül Dünder, Yazgının
Zarı
“Mum alevi
inceltiyor yüzünü
bir çocuğun içinden
ağlıyor kadın
tanrı gidince
melekler kalıyor,
yalnızlık burcunda
tanrılaşıyor kadın.” _______Asuman Susam, Melekler Kalıyor
“aşk cennetten yağan kar
kara saplı çivi
çoktan paslanmış
çıkartıp atsam kanım
ağlar alışmış bırakın öylece kalsın” ______Sevda
Zeynep Karadağ, Ara Name
“Taş bekleyişin rengindedir” ______Gonca
Özmen, Taş Dile Gelse
“Çıkıp bana yeni bir gövde bakalım
koca bir kulak gibi
susalım…gece
ben ki yüreğimi
hangi sese gizlesem
köpeklerin
sarhoşlara hırladığı oluyor.”______ Nilay Özer, Vasati Kırk Çöp
“Her sokak sevişimde kanardı bileklerim
rüzgârsa içimdeki en
en eski büyücüydü
onarırdı çöllerde
kırılan asasını
gölgeme bağdaş kuran
ay perisiyle” _______Zeynep Köylü, Zan