Genel Yayın Yönetmeni : MAKSUT KOTO Editör : ENSAR SARGIN

DOSYA KONUSU - DİLEK DEĞERLİ

''Ey şair öl, değerini bilelim'' ŞİİR DALI E-DERGİ




















ŞİİRİN ÇAĞLAYAN KADINLARI



Yıllardır yasaların, dinlerin, geleneklerin, ahlak kurallarının, feodalitenin kadını baskı altında tutmasıyla özgür bir birey olamayan kadının sanatın diğer alanlarında olduğu gibi şiirde de yer edinebilmesi çok geç olabilmiştir. Kendilerine şair, karşı cinslerine kadın şair diyerek ayrımcılık yapmaktalar hâlâ şiir yazan erkeklerin çoğu. Kadın şair yok cümlesini sarf etmekten usanmamış bazı erkek şairler kendi cahilliklerini ortaya koymuş oluyorlar. Günümüz şiirinden habersiz, hele ki kadın şairleri hiç okumamış olduklarındandır bu cahillikleri. Aşk sadece erkek şairlerin tapulu konusudur ya, kadına aşık olunur ve ona şiir yazılır ancak. Onlara göre, kadının kendisi şiirdir, şiir yazamaz hele ki aşk şiirini hiç yazamaz. Oysa okusalar görecekler kadın şairlerin ne güzel aşk şiirleri yazdıklarını. Son yıllarda cinselliği de özgürce şiirlerinde dillendirebilmektedir kadın şair.

Çocukken baba, sonrasında koca ve çevre baskısı, kadının sanatsal edimlerini gizli saklı, iki arada bir derede yapar hale getirmiştir yıllarca. Bugün bile bu koşullarda şiir yazan kadın o kadar çoktur ki. Şiir yazması kabullenilse bile yazdıklarının içeriği sorgulanmaya başlanır bu kez. Ülkemizde ve geri kalmış toplumlarda kadın yazar hep birilerine hesap vermek zorunluluğuyla yazar. Ama böylesi baskılar ve zorluklardır belki de şair kadınlarımızın son yıllarda şiirdeki müthiş çıkışları ve tırmanışları. Diğer sanatlara göre en çok da şiirdir acılardan, baskılardan doğan. “Şiirleri kocası tarafından sobaya atılan Suna Aras’ın elleri yanık, yüreği kırık olsa da, o “kadın şiir yazar mıymış” diyen eril zihniyetle mücadele etmiş, çıkardığı birbirinden güzel kitaplarla bu acınası zihniyetle mücadele etmiş, çıkardığı birbirinden güzel kitaplarla bu acınası zihniyete en güzel cevabı vermiştir.” (Aydan Yalçın- Sabit Kemal Bayıldıran, Şairelerin ‘erkeklik’le savaşımları, Mühür Dergisi, sayı 38) 

Karısının kütüphanesindeki yazarı kadın olan kitapların hepsini toplayıp “kadından yazar mı olurmuş, boşuna yer kaplamasın bunlar” deyip çöpe attığını gördüm, kendini büyük sanatçı zanneden kocanın.

Şiir kadın için çoğu zaman dışlanmanın, ezilmenin sonunda bir çığlık, söyleyemediklerinin, yapamadıklarının dışavurumu gibi doğal bir akışta oluşmuştur. Şiirle çağlamıştır kadınlar. 1980 sonrası kadın örgütlerinin ve feminizmin güçlenmesi şair kadınların bazı dergilerde kabullenilmesini kolaylaştırmıştır.

Parasal kaynakların çoğunun erkeklerin elinde olması nedeniyle erkeklerin yönettiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada kendine yer edinebilmek için erkekleşmeyi tercih eden, erkek diliyle, erkeklerin hoşlanacağı konularla, argo ve küfürle şiir yazan kadın şairler de görülüyor. Yayınevi ve dergi sahibi erkek şairin ayak işlerine koşturan, ünlü olmak için birçok erdemden ödün veren genç şair kadınların durumu da üzüntü veriyor. Tanınmış bir ressamın söyleşisine gitmiştim, “kadınlardan ne ressam ne şair olur, onlar ev işleri, çoluk çocuktan fırsat buldukları kısıtlı zamanlarda sanatla uğraşırlar, onlar annedir, sevgilidir ama sanatçı olamazlar” demişti. O söyleşide bulunanların çoğunluğu kadın ve ressam olmalarına rağmen benden başka o söyleme karşı çıkan olmadı. Çünkü orada bulunan benim dışımdaki kadınların hepsi o ressamın kurslarına giden kadınlardı. Çıkar ilişkileri vardı kısacası. Belki sergi açmalarını sağlayacak, ünlü olmalarına olanak sağlayacaktı o ressam. Hem ekonomik olarak hem de bilinç olarak kendi bağımsızlığını kazanarak sanatla uğraşan kadın sayısı arttıkça ve egolarından kurtulup birbirlerini destekleyerek hak ettikleri yere daha kolay geleceklerini umuyorum.
           
Ayten Mutlu’nun dediği gibi; “Takdir edersiniz ki, bizim gibi, sözel kültürden yazılı kültür aşamasına tam anlamıyla geçememiş ülkelerde yazı/şiir yazmak ve seçtiği yazın alanında direnmek zor zenaattir. Bunun üstüne bir de kadın olmanın getirdiği ek yükümlülükler ve halen tüm dünyada yürürlükte olan erkek egemen anlayışın kadının yaşamına her alandaki müdahalesinin getirdiği zorluklar göz önüne alınırsa, hem kadın hem de şair olmak, kendi daraltılmış hayatının sözcüklerini yıkıp yeniden kurarak bütün dünyayı ve hayatları sığdıracağı yeni bir sözcükler dünyası yaratmak pek de azımsanacak bir olgu olmasa gerek.” (Ayten Mutlu, ‘Yazın alanında kadın olmak’)

Şair kadının başlarda erkek söylemiyle yazdığı şiirlerden sıyrılıp son yıllarda kendi özgün dilinin ve düş gücünün farkına vardığını düşünüyorum. 2000 li yıllarda kadın şairlerin kendi kimlikleriyle, özgün dilleriyle çok başarılı şiirler yazdıklarını bazı erkek şairler de kabullenmişlerdir. Ama hâlâ şiir yıllıklarına alınan kadın şairlerin sayısı erkek şairlerin sayısının yaklaşık altıda biri kadar. Bunun nedeni yıllıkları hazırlayanların erkek olmasıdır büyük olasılıkla. Kadın şair sayısının erkek şair sayısına yakın olduğunu düşünüyorum. Şiiri yıllıklardan takip etme sığlığına sahip olanlar da kadın şair yok söylemine devam ededursunlar.

Şiir okuyup çalışan bir kadın olarak Derya Önder’in şu sözlerine katılmamam mümkün değil; “Yapılması gereken saldırı ya da savunma değil, hele sırf saldırı hiç değil. Biz verili değerler, verili koşullar üzerinden düzeltmeler yapmak ya da yarışmak zorunda değiliz. Doğamızdan kaynaklanan ve yıllarca bir şekilde üstü örtülü olan değerlerimizi, isteklerimizi cesaretle açığa çıkarmalıyız. Hele sanatsal üretimde bulunan kadın, canının ne kadar acıyacağına aldırmadan kendi içine dokunabilmeli ve doğal sınırlarını çizebilmek için kendisini zorlamalıdır. Çocukluğumuzdan itibaren içimize yerleştirilmeye çalışılan anne-lik, eş-lik gibi rollerin yanı sıra sanatçı olmayı da suçluluk duygusuna kapılmadan aynı potada eritebilmeliyiz. İhtiyacımız olan şey sadece kendimiz. Öykünmek değil.”( Derya Önder, ‘Bütün İmgeler Şüphelidir’, 2005,Yaratım)

Bu yazıyı şiir ormanında doludizgin koşmayı başarabilen kadın şairleri görmezden gelen “kadından şair olmaz” diyen erkek şairler için yazmak istedim. Son yıllarda başarılı şiirlere imza atmış kadın şairlerden dizeler alıntılayıp bazı erkek şairlerin önyargılarını belki kırarım diye düşünüyorum. Peygamberler, bilim adamları, sanatçılar hep erkek diye örnekler veren feodal yapıdan kurtulamamış erkek şairlerin etkilenmeyeceğini düşünüyorum. Olsun, bir kişi bile alıntıladığım şairlerden birinin kitabını alıp okusa şiir adına kazançtır. O kadar iyi şiir yazan şair kadın var ki bu kısıtlı alanda alıntı yapamadıklarımdan özür diliyorum.

“Kapıların ardında uyuyan kadınların
  mavi rüya kayıtları
  şehre doğru akmakta” _______Neşe Yaşın, Kapılar Üzerine Çeşitlemeler

“Gece kuşlarının sesleri dindi
  sesime ses veren bir kendim kaldım
  suların karaltısı uçurum kadar derin
  gövdem, gökler altında teşbih böceği” ______Ayten Mutlu, Sitem

“Her insan bir şehirse sevgili
  ben senin her semtinde
  uzun süre oturdum.” _______Arife Kalender, İnsana Giden Yollar

“Mor bir kedi geceyi sıyırarak geçiyordu
  kuyruğunda teneke yıldızlar
  düşlerinle buluşurken lanetli aynalarda
  söylesene hangi ürkek mevsimi alırsın
  gizlice odalara…”_______Birhan Keskin, Delilirikler.

“Bir sokağı alır gibi alıyorsun
 bir adamı koynuna
 öyle ıslak ve kederli ve güvenilmez
 bir sokak işte çıkıp gidecek caddenin birine açılacak.” _______Çiğdem Sezer, Kalbim   Buna Ağlıyor

“Seni suyun yazgısı gibi gördüm
  bir dağ gölü alıp başını giderken.” _______Nilüfer Altunkaya, Sanki Su

“Çünkü bir mağaranın oyulmasına benzer
İnsanın içinin oyulması da
Yeniden çizilirken sınırlar ve sinirler
Bir taş plağın neresinden çizilirse çizilsi
Benzemez çıkan ses bir öncekine” _______Derya Önder, “nice yazlardan sonra  kuğu da ölür

“Kelimelerin mezarlığında gece bekçisiydim
  dirilecekleri günü bekledim
  ölü kelimelere minik mezarlar kazıyor, ağlayarak gömüyor
  kibrit çöplerine taktığım mezar kağıtlarına
  burada yatıyor yazıyordum.” ______Didem Madak, Pul Biber Mahallesini Tanıyalım

“ılık bir acıydı. Bunu zamandan çıkardım
  buydu gölün kara niyeti
  beklediler dilimdeki hüner tükensindi
  yaktılar kandilini bilmezmiş gibi yaranın huyunu
  büyüyordum o sırlı ağaçta yaranın kendi olarak.” ______Betül Dünder, Yazgının Zarı

Mum alevi inceltiyor yüzünü
  bir çocuğun içinden ağlıyor kadın
  tanrı gidince melekler kalıyor,
  yalnızlık burcunda tanrılaşıyor kadın.”­­­­­­­­­­­­ ______­­­­­­­­­­­­­­­­­_Asuman Susam, Melekler Kalıyor

“aşk cennetten yağan kar
 kara saplı çivi çoktan paslanmış
 çıkartıp atsam kanım ağlar alışmış bırakın öylece kalsın­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­­” ______Sevda Zeynep        Karadağ, Ara Name

“Taş bekleyişin rengindedir” ______Gonca Özmen, Taş Dile Gelse           

“Çıkıp bana yeni bir gövde bakalım
  koca bir kulak gibi susalım…gece
  ben ki yüreğimi hangi sese gizlesem
  köpeklerin sarhoşlara hırladığı oluyor.”______ Nilay Özer, Vasati Kırk Çöp

“Her sokak sevişimde kanardı bileklerim
  rüzgârsa içimdeki en en eski büyücüydü
  onarırdı çöllerde kırılan asasını
  gölgeme bağdaş kuran ay perisiyle” _______Zeynep Köylü, Zan