Genel Yayın Yönetmeni : MAKSUT KOTO Editör : ENSAR SARGIN

ŞİİRE TUTKUN KARADENİZ UŞAĞI : VEYSEL ÇOLAK - MEHMET SADIK KIRIMLI






Çağdaş şiirimizin usta şairlerinden, kırk yılı aşkın şiir yaşamı olan, her şiir kitabıyla ödül kazanan, ayrıca; roman ve deneme kitapları da olan, ülkemizdeki bütün edebiyat dergilerinde şiir ve şiir üstüne yazıları yayımlanan çok yönlü bir şair ve yazardır, Veysel Çolak. şiir tutkunudur adeta o. İyi ve güzel yazılmış bir şiir gördüğünde, çocuklar gibi nasıl sevinir, bilseniz. Yazdığı birbirinden güzel şiirlerini, sırtımı koltuğa dayar keyifle okurum. O yiğit Karadeniz uşağının her dizesi beni etkilemiştir. Dizeleri arasında sörf yaparım adeta. 1960- daha çok 1970 kuşağı şairlerindendir. Yıllar önce Atilla İlhan, “Demokrat İzmir” gazetesinin Genel Yayın yönetmeniydi, yanılmıyorsam her hafta Çarşamba ya da Perşembe günleri ‘Sanat Sayfası’ eki yayımlardı; orada, bütün Ege’li şairlerin şiirleri yayımlanıyordu. Veysel Çolak adıyla ilk kez o sanat sayfalarının birinde karşılaştım. Yazdığı şiir, ilgimi çekmişti. Daha sonra sırasıyla, ‘Çıkış Dergisi’, ‘Yarına Doğru’ ve Şairler Hüseyin Yurttaş, Ali Rıza Ertan, Ahmet Günbaş ve M.Kadri Sümer’in oluşturduğu “Dönemeç Dergisi”’inde de onun şiirlerine rastlıyordum. “Kim bu güzel şiirleri yazan”, diye merak ediyordum. Her şiiri bir öncekinden de güzeldi. O yıllarda Hüseyin Yurttaş bizi tanıştıracaktı ama olmadı, bazı aksilikler araya girdi, kendisiyle ancak yıllar sonra tanışabildik . Bugün çok sevdiğim yakın dostlarımdan biridir kendisi. 

Bilindiği gibi,Tanzimat edebiyatı sonrası Türk şiiri dönüşümlerle bugünkü düzeyine erişebilmiştir ancak. “Dönüşüm” derken daha çok bir evrimleşmeyi, bir süreç içinde belli bir durumdan bir başka duruma geçmeyi, yani değişime; ‘dönüşüm’ dense de, bu bir karşı çıkış, toptan bir ret sonunda girilen , daha doğrusu (ulaşılan) , dönülen kesin bir değişmeyi ortaya koyar. Divan edebiyatının aruz vezni zorluğu, daha sonra hece vezninin bu zorluğu hafifletse de, gene şiire gerekli soluğu aldıramaması, dönüşümü gerekli kılmıştır. Garip hareketiyle başlayan ilk dönüşümün ardından İkinci Yeni, şiirin aradığı soluklanmayı sağlamıştır. Veysel Çolak da, İkinci Yeninin getirdiği bu ortamı gayet iyi değerlendirerek, şiirde Yeni Bütüncü hareketi başlatan şairler arasındaki yerini almış, başlangıç aşamalarında Mehmet Pınar ve Göksu Acar imzalarını kullanmıştır. Böylece şiire, ihtiyaç duyduğu imgenin yerleşmesini sağlamış ve şiir bu günkü rahatlığına kavuşmuştur. Onun şiirleri,1940, 50 ve 60 kuşak şairlerinin Toplumcu Gerçekçi, daha doğrusu slogancı şiirleri gibi kısır bir döngü içermeyen, geniş boyutlu düşünceyi önemli kılan bir şiirin oluşmasını sağlamaktı; bunda da başarılı olmuştu. Toplumcu Gerçekçi ve Yeni Bütün” şiir akımı derken, şair Veysel Çolak’ı anmadan geçmemek gerekir. Her ne kadar toplumcu gerçekçi şiirin başlangıç aşaması Nazım Hikmet’in Rusya’dan dönüşünden sonra 1940 kuşağıyla başlayıp 1970 kuşağını da içine alan süreçte oluşumunu sağladıysa da, onun şiire katkısı elbette ki tartışılan bir durumu da yaratmakta gecikmedi. Çünkü, bu şiir anlayışının peşinden yürüyenlerin poetik düşüncesi, şiirin estetik eğiliminden ziyade içeriğindeki anlama yönelik bir çıkışla varlığını sürdürmekti. Yanılgı da buradan geliyordu. Bunu gören 1970 kuşağı son dönem şairleri ki, 1980 kuşağı şairleri demek gerekir onlara; farklılaşmayı yaratma düşüncesiyle Yeni Bütüncü şiir akımını oluşturdular. 1970’lKuşağı’ndan gelerek bu oluşuma katılan Ahmet Telli, Veysel Çolak, Ahmet Ada, 1980 Kuşağı şairleri olarak daha sonra, Ahmet Erhan, Salih Bolat, Metin Cengiz, Nevzat Çelik, Ali Asker Barut’u sayabiliriz; bunların katılımıyla oluşum tamamlanmıştır. Veysel Çolak, YABANCILAŞMA ve ÖTEKİ ŞİİR adlı kitabında, İkinci Yeni için şöyle demiştir : “İkinci Yeni’nin pekiştirdiği nihilizim; 60’lı, 70’li yılların nesnel karşılığı olmayan büyük çoşkusu ; toplumsal hiçbir dönüşümle buluşamamıştır. 1980’li yıllarda ise entelektüel yeti araç olarak kullanıldığı yerde; sanatın, şiirin nesnesi kılınmıştır. Bu anlayışın destek gördüğü yıllar yaşanmıştır. (1960 ile 1980 yılları arası) Günümüz şiirinin sorunları ancak bu bağlamda tartışılırsa sağlıklı bir sonuca varılabilir. Bilindiği gibi şiir, insan ilişkilerinin diyalektik bir toplamıdır.” Bu sözleriyle aslında, ikinci yeni’nin şairlerini uyarıyordu. Onlara, şiirin insandan esirgenmemesi gereğini anımsatıyordu. İkinci Yeni, her ne kadar şiire çağdaşlığın kapılarını açmışsa da, insandan uzak nesnelerle olayları betimleyen bir havadaydı, o yıllarda. Yeni bütüncü oluşumun nesnel anlamda var olmasının esas nedeni de, insana yakın oluşundan kaynaklanıyordu. “Yazılmış bir şiirin oluşturduğu gerçek; insanın yaşamakta olduğu ve gelecekte yaşayabileceği gerçek olmalıdır” diyerek.

Ataol Behramoğlu onu “yeni kuşağın, şiir dili oldukça kişisel ve güç anlaşılır bir temsilcisi” olarak gösterirken, Şükran Kurdakul “derin imgelem gücüyle, şiirde sürekli bir arayış ve yeni bir şiir yaratma çabası içinde olan bir düşünür – şairin, özellikle şiir üzerine yayınlanmış deneme ve incelemeleri vardır” demiştir. Veysel Çolak : 22.Ağustos.1954 tarihinde Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı Cevizli köyünde dünyaya gelmiştir. İlk ve Orta öğrenimini Turgutlu’da tamamlamış, 1977’de Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü bitirmiştir. 1992’de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Yurdumuzun çeşitli il ve ilçelerinde öğretmenlik yapan Çolak, daha sonra İzmir – Karşıyaka İlçesi Erkek Lisesinden emekli olmuştur. Yukarıda, yazımın baş tarafında değindiğim gibi sayısız şiir kitabı, şiir üstüne yazdığı deneme kitapları ve romanları bulunmaktadır. 

Bu değerli ve üretken şair ve yazın insanı için ne kadar övgü dolu sözcükler kullanılsa da azdır. Bugün, Karşıyaka şiir atölyesinde genç kuşaklara şiirin ne olduğunu öğretme savaşını bütün güçlüklere değin sürdürmektedir. Şiire tutku bu Karadeniz uşağına, yapıcı çalışmalarında daha nice yıllara diyerek, başarılar diliyorum.