Genel Yayın Yönetmeni : MAKSUT KOTO Editör : ENSAR SARGIN

VEYSEL ÇOLAK BİYOGRAFİSİ - ASLIHAN TÜYLÜOĞLU








“Hayat Kadar Dağınık Hayat Kadar Örgütlü” Bir Şiir Fanatiği:Veysel Çolak.


Hayata, insana ve şiire inanan, edebiyat bilgisi ve görgüsüyle şiir üstüne düşünen ve düşündüklerini paylaşan, hayatını şiire adamış ustalarımızdan biridir Veysel Çolak.

Veysel Çolak için şiir, hayatla bir yüzleşmedir. Çelişkinin olduğu yerde doğar, o sonsuz çelişkide açığa çıkar.  “Şiir hayatın diyalektik toplamıdır” diyen Çolak, şiirlerini, karşıtlıklar, etkileşimler, sürtüşmeler üstüne kurar. Tarihsel olanı, ideolojik olanı göz ardı etmeden insanı bütün halleriyle gözetir. Olanın çözümlenmesi yanında olması gerekenin altını çizer ve şiirin bir “gelecek tasarısı” getirmesi gerektiğini savunur.

22 Ağustos 1954’ de doğan Çolak,: doğduğu coğrafyayı anlatırken, “Rize, İkizdere, Cevizli köyü; yalçın dağlar, ormanların kardeşliği, bitmez tükenmez yerel türküler ve kurşun seslerinin gölgesinden geçen bir çocukluk benimkisi” der Sıddık Akbayır’ın yaptığı bir söyleşisinde(1). Bu coğrafya, içselleşmiş şekliyle eşlik edecektir şiirlerine. Belki bu yüzden ormanları, dağları özlemle yazacak, bazı şiirlerinde Karadeniz türkülerindeki kadar doğal işleyecektir erotizmi.

Babası bir sürmene bıçağı iken, annesi bir kemençe sesidir onun için. Çocukluğunda babasının akşamları ezgisiyle okuduğu Hz. Ali Cenkleri’nden en çok Kesik Baş hikâyesini sever ve ezberler. İnekleri Yaşmaka ve Zeytuna oyun arkadaşları içindedir. Oyuncaklarıysa çöpten yaptığı inek sürüleri.

Rize’de ağabeyi ve dayısıyla birlikte daha yaşı küçük olduğundan kaydı yapılmadan okula izleyici olarak gider. Okuma yazmayı, hele çarpım tablosunu dayısından önce öğrenmesiyle dayısını epeyce zora sokar.

İlk kalem alıştırmaları için: Ortaokul yıllarında hiç bilmeden şiirler yazardım. Geleneksel olan, daha çok halk şiirinin kalıpları çerçevesinde kalan şiirlerdi bunlar. İşi oldukça ileri de götürmüştüm. Arkadaşların sevgilileri için ısmarlama şiirler de yazdığım çok oluyordu. Belirli sıfatlar bulup onların üzerinde portre şiirler yazıyordum. Bir arkadaşın sevgilisi ‘kartopu’ oluyordu örneğin” diyor.

Çeşitli nedenlerle memleketlerinden ayrılmak zorunda kalan aile Ankara’ya oradan da Turgutlu’ya yerleşir. Okula başlayışını işe şöyle anlatır Veysel Çolak:

“Okulların açıldığı günlerdi. Yabancı olduğum o dar sokakta oynarken çok yakışıklı bir adam yanıma gelip okula gidip gitmediğimi sormuştu. Şaşırarak gitmediğimi söylemiştim ben de. Elimden tutup Turgutlu Bozkurt İlkokulu’na kaydımı yaptırmıştı. Sonradan öğrenmiştim, babamın arkadaşı Gafur Amca’nın oğlu olduğunu. O karşılaşma olmasaydı, kim bilir okula ne zaman başlardım. Aynı kasabada ortaokul ve liseyi bitirdim.”

  İlkokul beşinci sınıftan itibaren, bir yandan okurken tuğla ocaklarında,  kiremit fabrikalarında çalışmaya da başlar şairimiz. Üniversite yıllarında da taksi şoförlüğü yapar. Belki bu yüzden emek, emekçi, alınteri gibi kavramlar salt ideolojik bağlamlarıyla değil hayatıyla da karşıladığı, kutsal bulduğu değerler olarak girer şiirlerine. Daha ilk kitabına“Terin Yaktığı Bir Yaradan” ismini vermesi bu algılayışın bir ürünüdür.

Edebiyat öğretmeni Fikri Çalışkan’ın, Çolak’ın, şiirle ilgilenmesinde payı olur. Öğretmeninin tanıttığı Demokrat İzmir Gazetesinde Attila İlhan’ı takip etmeye başlar. Kendisine araba çarpan bir boyacı çocuğun, kendini unutup etrafa saçılan paralarının telaşına düşmesinden etkilenerek “Paralarım” isimli bir deneme yazar. 1973 yılında Demokrat İzmir’ de Atilla İlhan tarafından yayımlanır bu yazı.

Hasan Özkılıç ve Timuçin Özyürekli ile de bu yıllarda arkadaş olur. Timuçin Özyürekli’nin beş sayı çıkarttığı “Çıkış” dergisinde o dönemin siyasi koşulları nedeniyle Mehmet Pınar adıyla yazılar yayımlar.  Bir yandan da demokrat İzmir’de şiirleri çıkmaya devam eder. Attila İlhan’ın onu eleştiriye yönlendirmek istemesine karşın o şiirde karar kılar.

Yansıma, Yeni Adımlar, Yarına Doğru, Yeni dergi, Yeni A gibi dergilerde şiirlerini yayınlamaya devam eder. 1974’te puanı hukuk veya tıp’a yettiği halde sevgilisinin kazandığı Diyarbakır Eğitim Enstitüsüne girer.  Okuldayken evlenirler. Aynı yıl Milliyet gazetesinin açtığı yarışmada, yılın en başarılı dört genç şairinden biri seçildiğinde ondokuz yaşındadır. Diğer şairler ise, Abdülkadir Bulut, Mehmet Taner, İsmail Uyaroğlu’dur.

1977’de okulunu bitirir, daha sonra, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden, fark derslerini tamamlayarak mezun olur. Ankara yıllarında, Ahmed Arif, Cemal Süreya, Muzaffer Buyrukçu, Vecihi Timuroğlu ve daha bir çok edebiyatçıyla tanışır. “Gerçekten ben o dönemde ordayken çok iyi bir okuldan geçtiğimi düşünüyorum. Hiçbir toplantı, bir edebiyat sohbetinin dışına çıkmamıştır.” der o günler için.

Eski Malatya Lisesi’nde müdürken Maraş olaylarını tel’in ettiği için tutuklandı ve açığa alındı. Göreve döndüğünde Malatya / Karakavak’a oradan da Ağrı’ya sürüldü. Daha sonra Manisa, Kırkağaç, Soma, Osmancalı, Bergama’da uzun öğretmenlik yıllarından sonra, İzmir’e atandı. Son olarak Karşıyaka Lisesi’nde öğretmenlik yaptı.1977 yılında eski Malatya Lisesinde öğretmenlik yapmaya başlar. TÖB-DER bünyesinde yer alır. Kızları Şiir ve İmge burada doğar. Eski Malatya lisesinde müdürken Maraş olaylarını te’lin ettiği için tutuklanır, açığa alınır. Göreve döndüğünde ise Malatya/Karakavak, Yozgat sonra da Ağrı’ya sürülür.

Manisa, Kırkağaç, Soma, Osmancalı ve Bergama’ da mücadele içinde geçen uzun öğretmenlik yıllarından sonra İzmir’e atanır. Artık adı İzmir’ özdeşleşen Veysel Çolak şöyle der kenti için:

“Artık İzmir Karşıyaka’daydım. İlk olarak 1969’da görmüştüm Karşıyaka’yı. O zaman karar vermiştim Karşıyaka’da yaşamaya. Yaşanan süreçler on beş yaşında gördüğüm düşün gerçekleşmesini sağlamıştı sonunda. İzmir’de, Karşıyaka’da olduğum için iyiyim. Ankara’yı, İstanbul’u, daha birçok kenti yaşamış biri olarak, İzmir’i benimsiyor ve çok güzel buluyorum. Bir İzmirli olarak duyumsuyorum kendimi. Sağladığım verimleri beslediğini düşünüyorum. Yaşamayı kolaylaştırıyor İzmir. İnsana, denize, gökyüzüne, kültüre açılan büyük kapıları var.”

Bu kapılardan birini, Homeros Kapısını yazdığı, 2011’de Heyamola Yayınlarından çıkan  “Bir Kente Nerden Gidilir” isimli kitabı, bu İzmir sevgisinin bir sonucudur.

İzmir’e gelişiyle İzmirli şairlerle buluşur. “Perşembe Toplantı”ları düzenler. İsmail Mert Başat ile Yamaç isimli dergiyi çıkarırlar. Sıkıyönetim nedeniyle dergi ancak üç sayı çıkar. Fergun Özelli’nin çıkardığı Körfez dergisinde yazar. Dönemeç’te de düzenli yazılar yayımlar. Seyyit Nezir’le Broy’lu günler başlar. 1985’de Dize yayınlarını kurar. “Şiirde Öncü Yorum” olarak Türk şiirinin nabzını tutan Dize dergisini ise o günden bu güne 17 yıldır düzenli olarak çıkartmaktadır.

Aralık 1987’de Seyyit Nezir, Metin Cengiz, Hüseyin Haydar ve Tuğrul Keskin ile YENİBÜTÜNCÜ manifestoyu yayımlarlar.(2) Depolitize edilmiş, yozlaştırılmış, tarih bilincinden, geleneğinden, kendi tragetyasından kopartılmış, paranın büyüsüne tutulmuş bireyin savruluşuna karşın Marksizm’in ufkundaki bireyi ortaya koyarlar. İnsanileşmiş, özgürleşmiş, örgütlenme ve yaratma sürecine katılan “Hayat kadar dağınık hayat kadar örgütlü” “kendini biriktiren bireyin şiiri” olan Yenibütüncü Şiir, döneminden bu güne kadar gündemde kalır.

Çelişen yaşamsal öğelerin şiirini yazan Çolak’ın şiirlerinde, savaş, barış, özgürlük, emeğin yabancılaşması gibi toplumsal temaların hemen yanında, aşk, ayrılık, özlem, ölüm gibi bireysel temalar da iç içe bulunur. Bu, Veysel Çolak’ın, hayatı artzamanlı olduğu kadar eş zamanlı olarak da anlatma isteğinden doğar. Şiirini oldukça sağlam örülmüş, görünüşte sözdizimine uyan ama karşıtlık ve çelişkiyi yansıtan sözcükleri yan yana getirerek kurduğu uzun dizeler ile örgütler. Bireyin eylemli olması isteği değişik kip ve çekim ekleriyle fiiller ve fiilimsilerin oldukça çok kullanıldığı hareketli bir şiire vardırır onu. Ses tonunda ise hüznün hemen yanında isyan vardır.

“Şiir iklim gereksinir” diyen bu iklimin oluşmasına çaba sarf eden Çolak, şiiri günü gününe takip eden, gençleri destekleyen “Başkalarının eliyle de yazılır şiir” anlayışıyla, iyi şiirlerin yazılması için eylemli olan, şiir üzerine düşüncelerini disiplinli bir şekilde okurla paylaşan bir şiir fanatiğidir. Çünkü onun değimiyle “Şiirin dışında üşürsünüz.”

Veysel Çolak, Karşıyaka Belediyesi bünyesinde on yıla yakın sürdürdüğü “şiir atölyesi” çalışmaları yanında, 15 şiir kitabı 10 deneme-inceleme kitabı çıkartmış, 3 derleme, 9 yıllık düzenlemiş, bir çocuk kitabı ve bir de romanıyla, henüz yayımlanmamış kitap dosyalarıyla, kırkıncı yılını kırk eseriyle karşılamış oluyor…  Oldukça üretken bir yazın yaşamı olan Veysel Çolak sanatta kırkıncı yılını kutluyor, Kendisine dostları ve okurlarıyla geçirdiği nice uzun sanat yılları diliyoruz.

(1)   Alıntılar, Sıddık Akbayır; ‘Islığı Uzun Sokaklar’ın Şairi Veysel Çolak’la Söyleşi http://www.sakbayir.com
(2)   Bir Kaç Kuş Bir Kaç Anı, Veysel Çolak, Hayal Yayınları, Ocak 2008