Genel Yayın Yönetmeni : MAKSUT KOTO Editör : ENSAR SARGIN

ACINASI ŞİİR - ÖZENÇ ESEN



















GİRİŞ:

Nasıl sıradan ve küt
Ömrünün gözlerimdeki raksı
Hani her sabah geçiyor ya yamacından
Sarışın acın ve taze gözlerinin o ince faslı
Nasılsın diye soruyorum tenine
---cevapsız sorulardır benliğinin garip esrarı----
Gece vuruşmalarından ve ağlayan geçmişinden
Sorumludur 
Acıyorum bu kente
Acıdıkça sınıfsal ayrılığımız değiyor göğsüme
Bir de bakıp bana şöylelemesine
Ne ilginçsin diyorsun ya
Ey acısı yüreğine yaslı
Dinle şimdi hikâyemi
Zira sınav kâğıdımın cevap bölümüne
Adın çoktan seçmeli ve hatta yazılı

GELİŞME (HİKAYAT)

Daha bin sekiz yüzlü yıllarda
Okudum st. Simon’u
Öyle Fransız ihtilaline değesim de yoktu
Marksın sakalında kaybolurken gençliğim
Bolşeviklere yardım ve yataklıktan
Üç vakit içinde mahkûm oldu insanlığım
Ama inan sevdiğim daha o zaman
Avam kamarasına mensup olduğumdan haberim yoktu

Derken üstüme çullandı Franco’nun adamları
Lorca’yla içiyorduk o vakit
O boyuna eşcinselliğinden dem vuruyordu
Bense Bernarda Alba’nın evine bakarak senden
Kan kaybetmeyen ölü gözleriyle
Kapımıza dayanınca o üç adam
İnan sevdiğim Granada’da yanan tek bir ışık bile yoktu

Oysa sen alıp sağ yanına Flaubert’li öykülerini
Daha o dem belli etmiştin tarafını
Ey Bovarist karmaşanın yegâne kahramanı
Ne olurdu yani
Bir sefer dahi olsa aldatmasan
O zavallı kocanı


Hem benim fikrim değildi Hamsun’a sığınmak
Öyle ‘’Açlık’’ sarmışken her tarafı
Nazi hayranıydı belli
Çok nasyonalistti gözlerinin ardı
Adım gibi biliyorum
SS’lere sen verdin adımı

Collete’nin koynunda uyandım sonra
Çoktan ezberimden silinmişti Paris’in endamı
Ve hedonist rüyaların koynunda okurken ‘’Avare kadını’’
Hiç üşenmeden Moulin Rouge’nin sahnesinde
Bir güzel patakladım
Sana durmadan sarkan o şair bozması
Marcel Proust’u

Ben seni ‘’Bir maskenin itirafları’’nı okurken
Sevdim en çok
Totaliter ezgilerin en hararetli savunanı
Madem cesaretin yok
Ve harakiri senin için çok kanlı
Ne diye taşır durursun yüreğinde
Yukio Mişima’nın anısını

Çok sonra bir sohbet esnasında Zweig bitirdi
Senden kalma Viyana uykumu
Friderike Maria’nın mektubu elinde
Ağlıyordu sayarak tüm imla hatalarını
Sabahın köründe silah sesiyle uyanıp
Zorlayınca yatak odasının kapısını
---Zweig’ın avucunda Lotte’nin saçları---
Nedendir bilinmez iğrenç bir histeriyle
Senden bildim bu garip intiharı

Ne yani doğadaki her devinimin
Olması mı gerek illa bir manası
Ne oedipus ne electra
İnan sevdiğim bu yaşadığımız
Var olmanın dayanılmaz karmaşası
Ey bilinçaltımın koşullu uyaranı
Neden sanırsın Freud’un bunca çıldırması

Bir müddet Weimar’dan geçti düşüm
Aforizma nedir bilmezken
Ve kirletmezken
Pencerene konan taze sabah rüzgârını
Sessizce izliyordum
Nietche’nin migrenden çökmüş ve
Morarmış aortlarını
Ah Lou Salome
Nihilist olmak mı gerekirdi acaba
Ruhuma vurup dururken varlığının
Onca ispatı

Bu arada
Prag garında görmüşler eşkâlimi
Geçen Salı
Kundera’nın evine bir yokuş kala
Yoklarken cebimdeki
Çocuk yalanlarını
İlginç bir tebessüm yüzünde
Aşırı polislerle basmışsın karanlığı
Pek kanıtım yok ama biliyorum işte
Yüreğinin ülkesinden
Sen aldın vatandaşlığımı

Nice badireden sonra
Kendi memleketimde kısmetmiş ölmek
Kazancı yokuşunun en başında
Ezberimden okurken
Piraye’nin Nazım’a yazdığı o
Son mektubu
 Ey gönlümün sarışın bacısı
Gözlerimle gördüm
Yüksek binalardan yüreğime
Sen sıktın son kurşunu

SONUÇ:

Bunca dizeyle boğuşurken
Gecede en gecede
Kim bilir
Dillerin hangi basitliğin ezberinde
Sana adanmışlığın hikayatıdır oysa
İnan yazdıkça
Acıyorum bu şiire