şimdi geçti önümden
belleği arasında kurutulmuş çiçeğiyle
yazdan terk sapsarı bir mevsim.
çalkalanıyordu zamanın dibindeki tortusu
ve yarasını gösteren eski bir ayraçtı elleri.
çoktan unutulmuş.
duydum; yüzündeki dut yapraklarının
fısıltısını
güz makamındaydı söylenerek giden
ne tuhaf, her gün geçtiğim sokaktı oysa
görmemişim. meğer kayalar toz
alevler külmüş en başından.
yine de hiç bitmeyecekmiş gibi beklenmiş
savrulacak olanın yolunda.
adına hayat demiş ısrarla biri
gördüm içimde dolaşırken şiiri
adımlarında küllerimin izleri