bin yıllık tenimsin
yine de bir yangını başlatır yanında
utancım
yağmur damlalarından yaptım seni;
serçe gagalarından
eğilip öpsün diye içimde çırpınıp
duran kuşlar
ve bilsin diye sonsuz bir karanlığın
nasıl sığabildiğini
küçücük bir incir çekirdeğine.
rüzgârın geçerkenki bıraktığı uğultuyu
ektin yüzüme
kısacık bir konukluğu yaşasın diye
boynunda yalımlanan sesimin kavı.
gün gün biriktirdim sözcüklerinin
arasından
çınar yapraklarının yüzüne serptiği
rüzgârı
ve içine döktüm
bil diye
ellerinle tek tek diktiğini
içimde yıkılan bütün kumdan kalelerimi
çıkıp geldin işte günyüzünden
bin yıllık tenimsin şimdi
yine de bir yangını başlatır yanında
utancım.
mayısa boynunu uzatan çiçek adlarıyla
diplerimde salınan yosun gölgeleri
arasına.
ama sussam diyorum
hep sussam yanında
bildiğim bütün kelimeler bir şiir bile
etmiyor.
dağılırken yüzüme narın,
kumlarım akarken sayfalarına